Garbiyatçılık Sempozyumu Yoğun Bir İlgi ve Katılımla Gerçekleştirildi
Samsun Üniversitesi Düşünce ve Sanat Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜSAM), İlahiyat Fakültesi ve Sosyoloji Bölümü iş birliğiyle düzenlenen 'Garbiyatçılık Sempozyumu' yoğun bir ilgi ve katılımla gerçekleştirildi.
Türkiye’nin farklı üniversitelerinden akademisyenler katıldığı, Batı ve Doğu düşüncesi üzerine yoğunlaşan sempozyumda, Garbiyatçılık, Şarkiyatçılık, gibi kavramlar üzerine kapsamlı sunumlar yapıldı. Üç oturumdan oluşan ve Samsun Üniversitesi Canik Kampüsü 100. Yıl Konferans Salonu’nda düzenlenen Sempozyuma Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Bilgin, Prof. Salih Kesgin, Prof. Dr. Selahattin Kaynak, Genel Sekreter Prof. Dr. Adem Soruç, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan Çağan, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Yılmaz, sempozyuma bildirileriyle katkı sunan akademisyeler Prof. Dr. Ali Utku, Prof. Dr. Kenan Çağan, Prof. Dr. Yasin Aktay, Doç. Dr. Adem İnce, Doç. Dr. Fatma Kızıl, Doç. Dr. Peyami Safa Gülay, Dr. Abdullah Metin, Dr. Ahmet Demirhan, Dr. Fatma Sayın, Dr. Hasan Harmancı, Dr. Vefa Can Kaya, Dr. Yaşar Yeşilyurt, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı.
“Batı Kimliğinin Oluşumunda Hristiyanlığın Rolü”
Açılış tebliğini gerçekleştiren Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın “Batı Kimliğinin Oluşumunda Hristiyanlığın Rolü” başlıklı konuşmasıyla Batı medeniyetinin şekillenmesinde Hristiyanlığın etkilerini ele aldı. Prof. Aydın, Hristiyanlığın Roma İmparatorluğu’ndan itibaren Batı medeniyetini nasıl derinden etkilediğini, kültürel ve sosyal yapıyı nasıl şekillendirdiğini anlatarak, Batı’nın kimlik oluşumunda Hristiyanlığın temel rol oynadığını işaret ederek, Antik Yunan, Roma ve İslam medeniyetinin Batı üzerindeki etkilerine de değindi. Prof. Aydın sunumunda şu bilgileri verdi: “Hristiyanlık, başlangıçta Roma İmparatorluğu döneminde Konstantin’in 313 yılında yayımladığı Milan Fermanı ile serbest bir din haline gelmiş, 395 yılında İmparator Theodosius tarafından Roma’nın resmi dini olarak ilan edilmiştir. Bu durum Hristiyanlığın yayılmasını hızlandırmış ve Roma İmparatorluğu’nun dini, siyasi ve kültürel yapısında köklü değişiklikler meydana getirmiştir. Orta Çağ’dan itibaren Hristiyanlık, Avrupa’nın farklı bölgelerine yayılarak Katolik, Ortodoks ve Protestan mezheplerine bölünmüştür. Hristiyanlığın Roma İmparatorluğu’ndaki hızlı yükselişiyle birlikte pagan inançlar büyük ölçüde ortadan kalkmış ve Avrupa kıtasında Hristiyanlaşma süreci başlamıştır. Hristiyanlık, Amerika kıtasına 16. yüzyılda İspanyol sömürgeciler tarafından taşınmış, Britanya İmparatorluğu aracılığıyla Asya ve Afrika kıtalarına da yayılmıştır. Batı medeniyetinin oluşumunda Hristiyanlığın etkisi büyük olsa da, Yunan ve Roma kültürü, Germenler, İslam dünyası ve Yahudilik de Batı’nın kimlik yapısını şekillendiren önemli etkenlerdir. Antik Yunan felsefesi ve bilimi, Roma hukuku ve devlet yönetimi, Germen kabilelerinin Avrupa’da kurduğu krallıklar ve İslam medeniyetinin bilim, felsefe ve sanat alanındaki katkıları Batı’nın gelişimine önemli ölçüde katkı sağlamıştır. Özellikle Rönesans, Aydınlanma ve Reform hareketleri Batı’nın kültürel kimliğini şekillendirmiştir. Slav halkları da Batı medeniyeti ile sürekli bir etkileşim halinde olmuş, Bizans etkisiyle gelişen kilise mimarisi Batı Avrupa’ya taşınmış ve Batı’nın entelektüel hareketlerinden etkilenmiştir. Sonuç olarak, Hristiyanlık Batı kültürünün, düşüncesinin, hukuk sisteminin ve sosyal yapısının temel bir unsuru olarak derin izler bırakmıştır. Sekülerleşme süreci Batı’da hızlansa da, Hristiyanlık hala Batı’nın aile yapısı, toplumsal değerleri, siyasi ve dış politikalarında etkisini sürdürmektedir. Modern kültürün antropolojik temele geçişinde klasik antikitenin etkisi önemli olsa da Hristiyanlığın dünya görüşü Batı medeniyetinin şekillenmesinde merkezi bir rol oynamıştır.”
“Oksidentalizm Hegemon Anlatıyı Yıkar mı Düzeltir mi?
Rektör Aydın’ın açılış tebliğini gerçekleştirmesinin ardından, akademisyenlerin katılımıyla üç oturumdan oluşan program başladı. Sempozyumun ilk oturumu, Prof. Dr. Yasin Aktay’ın, “Oksidentalizm Hegemon Anlatıyı Yıkar mı Düzeltir mi?” başlıklı bildirisi ile başlarken oturum başkanlığını görevini de Prof. Dr. Mahmut Aydın üstlendi. Prof. Aktay, “Oksidentalizm Hegemon Anlatıyı Yıkar mı Düzeltir mi?” başlıklı sunumuyla Batı’nın hegemonik söyleminin doğurduğu sorunları tartışmaya açtı ve Garbiyatçılık Batı’nın hegemonyasına nasıl tepki verdiğini ve bu tepkinin zaman zaman Batı karşıtı değil, onu düzeltici bir yaklaşım içerdiğini ifade etti.
“Şarkiyatçılık, Garbiyatçılık ve Bir Sorun Olarak Avrupa”
Dr. Ahmet Demirhan, “Şarkiyatçılık, Garbiyatçılık ve Bir Sorun Olarak Avrupa” başlıklı tebliğiyle Batı’nın Doğu’ya bakışını ve Avrupa’nın bu bağlamdaki rolünü değerlendirdi. Demirhan, Alman filozof Joachim Ritter’in “Avrupa’nın Sorunu Olarak Avrupalılaşma” adlı çalışmasından yola çıkarak, Avrupa’nın şarkiyatçı bilgi üretimini nasıl teşvik ettiğini ve Garbiyatçılığı bu süreçte dışladığını belirterek, Ritter, Husserl ve Pöggeler gibi filozofların Avrupa’ya dair yaklaşımlarını tartıştı.
“Mecrası Arayan Disiplin: Oksidentalizm Ne Değildir?”
Dr. Abdullah Metin, “Mecrası Arayan Disiplin: Oksidentalizm Ne Değildir?” başlıklı sunumuyla oksidentalizmin yanlış anlaşılmalarını ele aldı. Metin, oksidentalizmin 1992 yılında Mısırlı filozof Hasan Hanefi tarafından ortaya atıldığını ve Batı dışı toplumların Batı’yı anlama çabası olduğunu ifade etti. Dr. Metin oksidentalizmin sadece Batı eleştirisi olmadığını, Doğulu kimliğin çağın kazanımlarıyla nasıl “Geç
Osmanlı’da Modernleşmeci İdeolojik Teklifler ve Garbiyatçılık”
İkinci oturumda ise, “Disiplinler, Düşünce Tarihi ve Garbiyatçılık” başlığı altında akademik ve felsefi tartışmalar ele alındı. Oturum başkanlığını Prof. Dr. Kenan Çağan yaparken, Prof. Dr. Ali Utku, “Geç Osmanlı’da Modernleşmeci İdeolojik Teklifler ve Garbiyatçılık” başlıklı tebliğiyle Osmanlı’da modernleşme çabalarıyla Batı düşüncesinin etkilerini tartıştı. Prof. Utku, Ahmed Midhat Efendi’nin “Avrupa’da Bir Cevelân” adlı eserinden yola çıkarak, Osmanlı aydınlarının Batı’yı anlamlandırma sürecinde yaşadıkları ideolojik çelişkileri ele aldı ve Osmanlı’nın Batı karşısındaki modernleşme girişimlerinin bir yandan Batılılaşma, bir yandan da Batı karşıtlığı arasında sıkıştığını belirtti.
“Felsefe 18. Yüzyılda mı Başlar? Felsefenin Irkçı Tarihi”
Doç. Dr. Peyami Safa Gülay, “Felsefe 18. Yüzyılda mı Başlar? Felsefenin Irkçı Tarihi” başlıklı sunumuyla Batı merkezli felsefi anlatının ırkçı temellerini sorguladı. Doç. Gülay, felsefe tarihinin Batı’nın düşünce tarihiyle özdeşleştirildiğini ve bu anlatının, felsefenin başlangıcını modern Batı düşüncesiyle ilişkilendirdiğini eleştirerek, bu anlatının Batı merkezli bir bakış açısına dayandığını ifade etti.
“Batıda Akademik İslam Araştırmalarında Hegemonik Söylem”
Doç. Dr. Fatma Kızıl ise “Batıda Akademik İslam Araştırmalarında Hegemonik Söylem” başlıklı konuşmasında, Batı’nın İslam araştırmalarına dair bakış açısını eleştirerek Batılı akademik çalışmalarda İslam’ın, oryantalist bir perspektifle ele alındığını ve bu çalışmaların çoğunlukla İslam’ı yanlış temsillerle sunduğunu belirterek, Edward Said’in oryantalizm eleştirisini genişletti ve bu eleştirinin İslam araştırmalarında nasıl tezahür ettiğini ele aldı.
“Doğu-Batı Karşılaşmasında Çifte Temsil Sorunu: Osman Hamdi’nin Eserleri Üzerine Felsefi Bir Mütalaa”
Dr. Fatma Sayın, “Doğu-Batı Karşılaşmasında Çifte Temsil Sorunu: Osman Hamdi’nin Eserleri Üzerine Felsefi Bir Mütalaa” başlıklı tebliğiyle Osman Hamdi’nin eserlerinde Doğu ve Batı arasındaki temsiliyet sorununu felsefi bir bakış açısıyla inceleyen Dr. Sayın, Osman Hamdi’nin eserlerinde Doğu’yu temsil ederken Batı’nın gözünden bakma zorunluluğu hissettiğini ve bu durumun Doğu-Batı çatışmasını daha da derinleştirdiğini belirtti.
İdeoloji ve Aydınlar Ekseninde Garbiyatikçi Düşünce
Üçüncü oturum, “İdeolojiler ve Aydınlar Ekseninde Garbiyatikçi Düşünce” başlığı altında, Batı ve Doğu düşüncesinin modern ideolojiler üzerindeki etkisine odaklandı. Oturum başkanlığını Prof. Dr. Ali Utku üstlendi.
İlk konuşmacı olan Doç. Dr. Adem İnce, “Garbiyatçı Kemalist Retoriğin Açmazları: Bir Hayalet Ulus Oluşturma Gayretinin Tahlili” başlıklı sunumunda Kemalist ideolojinin Batı’yı ele alış biçimini eleştirdi. İnce, Kemalizm’in Osmanlı’nın çok katmanlı ve çok kültürlü yapısından koparak Batı merkezli ve seküler bir ulus yaratma çabası içerisinde olduğunu, ancak bu çabanın toplumsal gerçeklikten uzak, hayali bir kimlik yaratma girişimiyle sonuçlandığını savunan Doç. İnce Kemalist ulus inşa projesinin, halkın geniş kesimlerinde karşılık bulmayan bir “hayalet ulus” yaratma girişimi olarak kaldığını öne sürdü.
“Sol Kemalizmin Garbiyatçı Söylemi: Attila İlhan ve Niyazi Berkes Örneği”
Dr. Vefa Can Kaya, “Sol Kemalizmin Garbiyatçı Söylemi: Attila İlhan ve Niyazi Berkes Örneği” başlıklı tebliğiyle sol Kemalizmin Batı’ya yönelik yaklaşımlarını analiz etti. Kaya, Attila İlhan ve Niyazi Berkes’in eserleri üzerinden, sol Kemalizmin Batı’yı eleştiren söyleminin nasıl bir Batı karşıtlığına dönüştüğünü ve bu karşıtlık içerisinde de Batı’ya olan bağımlılığın sürdüğünü ifade etti.
“Taha Abdurrahman ve Garbiyatçılık: Batı’nın Ahlaki Eleştirisi”
Dr. Yaşar Yeşilyurt, “Taha Abdurrahman ve Oksidentalizm: Batı’nın Ahlaki Eleştirisi” başlıklı bildirisinde İslam filozofu Taha Abdurrahman’ın Batı modernitesine yönelik ahlaki eleştirilerini inceledi. Abdurrahman, Batı’nın araçsal akıl anlayışının ahlaktan kopuk olduğunu ve bu yüzden eksik kaldığını savunarak, İslam felsefesinde akıl ve ahlakın birbirinden ayrılamaz bir bütün olduğunu vurguladı. Yeşilyurt, Abdurrahman’ın İslam ahlakı temelinde bir modernite inşa edilmesi gerektiğini ve Batı modernitesine yönelik eleştirilerin duygusal tepkilerden uzak, objektif bir bakış açısıyla yapılması gerektiğini belirtti.
“Olanı Görmek: Batı Meselesinde Kemal Tahir ve Abdurrahman eş-Şarkavi”
Son konuşmacı Dr. Hasan Harmancı, “Batı Meselesinde Kemal Tahir ve Abdurrahman eş-Şarkavi” başlıklı sunumuyla Batı meselelerine Doğu’nun perspektifinden bir yaklaşım sundu. Karamercan, Türk yazar Kemal Tahir ve Mısırlı yazar Abdurrahman eş-Şarkavi’nin Batı karşısındaki tutumlarını ve bu tutumların yazarlık serüvenlerindeki etkilerini tartışarak her iki yazarın da Batı karşısındaki eleştirilerinde, kendi toplumlarının tecrübelerini göz önünde bulundurarak gerçekliği merkeze aldığını belirtti.
Değerlendirme Oturumu
“Garbiyatçılık Sempozyumu”, Prof. Dr. Mahmut Aydın, Prof. Dr. Yasin Aktay ve Prof. Dr. Ali Utku’nun katılımıyla gerçekleştirilen değerlendirme oturumuyla sona erdi.