D Vitamini hakkında bilinmesi gereken 9 önemli nokta!
Özellikle büyük kentlerde çoğu kişinin D vitamini olması gereken seviyeden düşük seyrediyor.
Bunun nedenleri arasında; güneş ışığından yeterince ve doğru şekilde faydalanamamak, çocukluk döneminde dışarıda oynamak yerine evde tabletle zaman geçirmek, kapalı alanlarda saatlerce güneşten yoksun kalmak gibi birçok faktör yer alıyor. Ülkemizde D vitamini eksikliğinin görülme sıklığının ciddi boyutlarda olduğunu belirten Acıbadem Kozyatağı Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem Batmacı “Bölgelere göre değişmekle birlikte D vitamini eksikliği ülkemizde yüzde 50’nin üzerindedir. Tüm dünyada yaklaşık 1 milyar insanda D vitamini eksikliği olduğu düşünülmektedir. Oysa özellikle son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar D vitamininin vücutta kemik sağlığından enfeksiyon hastalıklarını önlemeye, zihinsel gelişimden kanserde kontrolsüz hücre çoğalmasının azaltılmasına dek kritik öneme sahip olduğunu gösteriyor” diyor. Yağda çözünen bir vitamin olan D vitamininin bazı gıdalarda bulunmakla birlikte çoğunlukla deride güneşin etkisi ile ortaya çıktığını belirten Dr. Meltem Batmacı “Halk arasında ‘güneş vitamini’ de denilen D vitamininin gıdalardan karşılanması ise günlük gereksinimin yüzde 10-20’sidir. Yani dışarıdan takviye edilmesi gerekir” diye konuşuyor. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem Batmacı D vitamini hakkında bilinmesi gereken 9 önemli noktayı anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Sayısız faydası var
D vitamininin vücudumuzda kritik rol oynadığını belirten Dr. Meltem Batmacı şöyle konuşuyor: “Vücudumuzda kemik sağlığı açısından çok önemli. Kemik kırıklarını azaltıp kas liflerini koruyarak kas gücünü artırır ve bu da düşmelerden korur. Yapılan bilimsel araştırmalar; D vitamininin yeni tümör gelişimini (meme, yumurtalık, kolon, prostat ve diğer kanserler) ve var olan tümör büyümesini yavaşlattığını, kalp ve damar hastalıkları ile solunum sistemi hastalıkları riskini azalttığını göstermiştir. Damar sertliği ve yüksek tansiyon hastalığında düzenleyici olan D vitamini diyabet ve insülin direncine karşı da önemli rol oynar. Enfeksiyonların ve bağışıklık sistemi hastalıklarının tedavisinde etkilidir. Bir araştırmaya göre, herhangi bir nedenle olan prematüre ölüm riskinde D vitamini sayesinde yüzde 25 azalma saptanmıştır. Bunama riskinin de azaldığı görülmüştür.”
Gelişigüzel kullanımı zehirleyebilir!
D vitamininin kesinlikle vücuttaki seviyesi belirlenip ardından hekim önerisiyle kullanılması gerektiğini, aksi takdirde fayda yerine ciddi zararlar verebileceğini vurgulayan Dr. Meltem Batmacı “Tedavi öncesinde ve sonrasında mutlaka D vitamini düzeyleri görülmelidir. Yaş, cinsiyet, yaşanan coğrafya, eşlik eden hastalıklar, gebelik durumu hatta ten rengi bile günlük D vitamini ihtiyacını belirleyen unsurlardır. Bu nedenle D vitamini ihtiyacı kişiden kişiye değişmektedir. Fazla alındığında D vitaminine bağlı zehirlenmeye neden olur, kanda kalsiyum düzeyi yükselir, kilo kaybı, düzensiz kalp atımı, düşme sıklığında ve kemik kırık riskinde artış, damarlarda ve dokularda kireçlenme, kalp ve böbrek hasarı görülür” diyor.
Dikkat! Ampul kırıp içmek!…
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem Batmacı hekime danışmadan, D vitamini ihtiyacını bir anda karşılayabilmek için ampul kırıp içmek gibi bir hataya düşülmemesi gerektiğini belirterek şu uyarılarda bulunuyor: “Yapılan çalışmalar da; yüksek dozda, uzun aralıklarla alınan D vitamini (ampul kırıp içmek, damlalıklı şişenin tamamını içmek gibi) ve düşük dozda, günlük alınan D vitamini (günlük ya da haftalık kullanılan damla, tablet, kapsül formunda D vitamini) kıyaslandığında ikinci gruptakilerin sağlıklı ve D vitamini düzeylerinin daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. D vitamini, fazla miktarlarda alındığında toksik etkilere yol açtığı ve hayati riske bile neden olabildiği için, hekime başvurarak kullanımından önce vücuttaki düzeyi saptanmalı ve sonrasında kişiye uygun doz ve sürede alınmalıdır.” Dr. Batmacı ayrıca toplumda “Camın önüne oturup güneşlendiğimden D vitamini bol bol alıyorumdur” şeklinde yanlış bir düşünce olduğunu belirterek “Camın, tül perdenin ya da kıyafetin arkasından alınan güneşin, hiçbir faydası yoktur. Çünkü bu türden kısıtlamalarda, D vitamini yapımını sağlayan UVB ışınları cilde ulaşamaz” uyarısında bulunuyor.
D vitamini ihtiyacı besinlerle karşılanamıyor!
Somon balığı ve sardalya gibi yağlı balıklar, balık yağı, yumurta sarısı, sığır karaciğeri, mandıra ürünleri ve tahıllarda D3 vitamini düzeyi daha fazla olurken; bazı mantarlarda ve bitkisel kaynaklarda (bitkisel kaynaklı sütler, maydanoz, ısırgan otu vb), D2 vitamini bulunuyor. Ancak besinlerle yeterince D vitamini almanın mümkün olmadığını belirten Dr. Meltem Batmacı “Bu nedenle dengeli diyet ve gerekli D vitamini miktarının takviye olarak alınması uygundur. 51-71 yaşları arasındaki gıda ve suplamentle D vitamini alımı 308 IU/gün saptanmış olup, sadece gıda ile alınan D vitamini ise 140 IU / gün olarak saptanmıştır ki günlük doz gereksinimi düşünüldüğünde birçok insanın, günlük minimum gereken dozu bile alamadığı aşikardır” diyor.
Bu kişilerde D vitamini eksikliği daha fazla!
Süt, yumurta ve balık yemeyenlerde, laktoz intoleransı olanlarda, veganlarda, bağırsak, karaciğer ve böbrek hastalığı olanlarda, obezlerde, obezite ameliyatı geçirenlerde, siyahilerde, bağırsak operasyonu olanlarda, steroid, epilepsi ilaçları gibi bazı ilaçları kullananlarda ve güneşten uzak kalanlarda D vitamini eksikliği daha fazla oluyor.
Güneşten D vitamini açısından en doğru şekilde faydalanmak için!
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Meltem Batmacı, güneşten D vitamini anlamında en doğru şekilde faydalanabilmek için her gün kolları ve bacakları güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde 15-20 dakikayı aşmamak üzere güneşlendirmek gerektiğini belirterek şöyle konuşuyor: “Vitamin D sentezi, güneşin UVB ışını etkisi ile ciltte başlar. Yaşanılan bölgeye göre, güneşe çıkılması gereken süre ve saat dilimi değişir. Ülkemizde 10:00-15:00 saatleri arasında 15-20 dakika güneşlenme önerilir. Türkiye’de güneşe bağlı D vitamini sentezi Mayıs-Kasım ayları arasında mümkündür. Ancak çok önemli bir nokta var ki asla unutulmaması gerekir; UV ışığına maruziyet cilt kanserine neden olur, bu nedenle aşırı güneşlenme önerilmez!”
İki çeşit D vitamini bulunuyor
İki çeşit D vitamini olduğunu belirten Dr. Meltem Batmacı “Vitamin D2; bitkisel kaynaklıdır ve takviye edilmiş gıdalar ile bazı suplamentlerde bulunur. Vitamin D3 ise; insan vücudunda ve hayvansal ürünlerde doğal olarak bulunan formdur. D3 formu kandaki D vitamin düzeyini daha çok yükseltir ve bu etkin düzeyi daha uzun süre korur. Ancak kişinin ihtiyacına göre mutlaka hekim karar vermelidir” diye konuşuyor.
Bu etkenler D vitamini alımını önlüyor!
UVB ışınını azaltan ve dolayısıyla D vitamin sentezini azaltan çok çeşitli faktör bulunuyor. Dr. Batmacı bu faktörleri şöyle sıralıyor: “Güneş koruyucu kullanımı (faktör düzeyi 15 ve üzeri olan güneş koruyucu krem D vitamini emilimini yüzde 90’dan fazla azaltır), tüm cildi kapatacak şekilde giyinmek, açık havada kısıtlı vakit geçirmek, koyu renkli cilt (melanin pigmenti, doğal güneş koruyucu gibi davranır), ileri yaş, kapalı alanlarda daha fazla vakit geçirme, D vitamini sentezine katkıda bulunan organlarda fonksiyon bozukluğu, kış mevsimi vb)” Dr. Batmacı güneşle sentezlenen D vitamininin birkaç ay idare edeceğini ancak sonrasında eksiklik ortaya çıkacağını bu nedenle düzenli ölçümlerin yapılması gerektiğini söylüyor.
Eksikliğinde bu sorunlar ortaya çıkabiliyor!
Vücuttaki D vitamini seviyesinin altı ayda bir kontrol edilmesi gerekiyor. D vitamini eksikliğinde; kemik ve kas dokusunda zayıflama, kemik kırılganlığında artış, düşme sıklığında artış, kanda kalsiyum ve fosfor düzeyinde düşüklük, kalpte ritim sorunu, Osteomalazi (kemik yumuşaması) hastalığı, kalp krizi, inme ve kalp damar hastalıkları riski artıyor.